23.12.2008

Türk yargisi nereye?

Türk yargisi herseye müdahele etmeye basladi.Simdide insanmlarin uçkuruyla ugrasiyormus.
Vatan gazetesinin haberine göre imam nikahi devrim yasalarina aykiri oldugundan 1000 ytl cezasi varmis.
Bir çifte imam nikâhı için verilen cezaya itiraz eden Adalet Bakanlığı’na Yargıtay, “inkılâp kanunları’na aykırı” yanıtını verdi

Yargıtay, yasadaki açık hükme rağmen resmi nikâh olmadan imam nikâhı kıyılması suçunun örtülü af olarak bilinen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” kapsamına alınmasını isteyen Adalet Bakanlığı’nın başvurusunu reddetti. Yargıtay kararında, Anayasa’da İnkılap Kanunları arasında sayılan bu suçu işleyenler için hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilemeyeceğine hükmetti.

Kırıkkale’nin Keskin İlçesi Sulh Ceza Mahkemesi, resmi nikâh kıymadan imam nikâhı kıyan sanıklar F. Şener ve S.M’yi, Türk Ceza Kanunu’nun 230/5. maddesi uyarınca 1.000 YTL adli para cezasına mahkum etti. Mahkeme, sanıkların aldığı ceza 2 yılın altında ve adli para cezası olmasına rağmen Ceza Muhakemesi Kanunu’nda düzenlenen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” kapsamında görmedi. Temyiz sınırının altında olduğu için Yargıtay’a götürülemeyen bu karar kesinleşti. Adalet Bakanlığı işlenen suçta bir kamu zararı bulunmadığı için bunun ödenmesinin de söz konusu olmadığını belirterek Yargıtay’a başvurmuştu.
Yargiçlarimiz kendilerini o kadar asagi indirdilerki yakinda halkin cinsel organlarinin boyut ve sekilleriyle ugrasmaya baslarlarsa hiç sasirmam.Nasil olsa devrim yasalarinda kisilerin donuyla,serpüsüyle ilgili yasalar var.Mutlaka don içindekilerinede bir yorum getirirler.

Yaziklar olsun.21 asirda bu gerici,yobaz kanunlari savunanlara.
Yaziklar olsun kanunlari yikmayarak ayakta tutan yöneticilere.

21.12.2008

Özür dilemek

Tamam kabul ediyorum.Ermenilerden bende özür dilemiyorum.
Fakat türk topraklarinda yasiyan ermeniler ne oldu?
Yani o kadar insan artik bu ülkede yoklar.Nere gittiler nice oldular.
Biz millet olarak bu sorulara cevap aramamiz lazimken yok efendim 1.5 milyon degil 500 bin kisi telef oldu tartismasi yaptik.Ölü sayisiyla politika yapmak,böyle aci bir gerçegi matematik islemiyle degerlendirmek ne kötü bir mantik.
Türk devleti bu aci olaylari relativize edecegine
kökten yok saydi.Ermenilerin iddialarina karsi,gerçekten neler oldugunu anlatsaydik suçlu hale düsmezdik.Pisligi halinin altina sürerek kaybolacagini sandik ama kaybolmadi.

Türk devletinin internet sitesinde objektif bir açiklama bulamiyorum.Ermenilerin yaptiklari isyandan,müslüman halka yaptiklari melazimden,düsman ordularina katildiklarindan bahsediliyor.Ama buna karsilik türk devleti ne yapmis o konuya pek deginilmiyor.
Bu olay bana Israilin bir Askeri kaçirdilar diye Lubnani atese vermesine benziyor.
Ermeni çetelerini yakalamak cezalandirmak hatta katletmek belki devletin hakki olabilir ama kadinlarin yaslilarin çocuklarin suçu neydi.Balkanlarda müslümanlara yapilan zulme karsi ermenileri sürmekmi gerekirdi.
Heleki bunu yapanlarin müslüman bir toplum oldugunu düsünürsek dahada vahim olmuyormu.Islamda birinin suçu için baska birilerini cezalandirmak varmidir.

Ermeni diasporasi bilinçli ve organize sekilde soykirim yaptildigini iddia ediyor ve dünya devletlerine bu tezi kabul ettiriyor.Buna karsilik türk tezi "hayir,yalan" demekle yetiniyor.Ortada ne bir kitap,ne bir yayin ne bir belge var.

Olmaz çünkü o belgeleri inceleyecek uzman yok.Az sayida olsalarda konunun kapagini kaldirmaktan korkuyorlar.Cünkü bu ülkede Türkiye Cumhuriyetini kuran ve yasatanlarin hata yapabilecegini söylemek bir suçtur.Mustafa filminde gördük."Ulu Önder"i oldugu gibi gösteriyor diye adamcagiza üç tane dava açildi.Dahada açilacak gibi.Belkide hapse gidecek.

Camileri neden yakiyorlar ?

Lefigaro.fr (avec AFP et France info)


Prinsip olarak camiler,kiliseler havralar insanlara huzur verme yerleridir. Mahrem sayilacak bu ibadet yerlerini kimler yakiyor,ne kazaniyorlar acaba.Gaye nedir.
Türkiyede 11. cami yangininin ardindan Fransanin Lyon Sehrindede bir cami yakildi.

2000 askin kisi gösteriye katildi.Paris Belediye Baskani Bertrand Delanoé hükümeti önlem almaya davet ederken SosyalistPartisi baskani Martine Aubry, müslüman cemaatin yaninda oldugunu ve duygularini paylastigini açikladi.
UMP nin sözcüsü
Dominique Paillé ise bu olayi, hosgörü ve inanç özgürlügünü ön planda tutan fransiz demokrasisine ve laiklige bir darbe olarak niteledi.Faillerin en kisa zamanda bulunmasini temenni etti.
Lyon daki cami yangini fransiz basininda ilgiyle izlendi.

Kafasızlar Feryat Ediyor


Bir kısım çağdaşlar avaz avaz feryat ediyor: Ülkenin muhafazakâr kısımlarında, bazı taşra şehirlerinde tolerans yokmuş...Korkudan açıkta içemiyorlarmış...Şortla gezemiyorlarmış... Bikini mayo giyilemiyormuş...Mini etekli kadınlar tehdit ediliyormuş... Ojeliler tir tir titriyormuş...

Bunları söyleyenler kimler? Üniversitelere başörtülü kızlar giremesin diyenler... Mahkemelerden, hastanelerden çarşaflı kadınların atılmasını alkışlayanlar...En haklı dinî hizmet ve faaliyetleri gericilik diye damgalayanlar.

Fethullahçılar, şunlar bunlar ülkeyi ele geçiriyormuş... Kanunlara, hukuka aykırı işler mi yapıyorlarmış? Hayır, yasal sınırlar içinde gece gündüz çalışıp çabalayarak başarılı oluyorlarmış. Buna kim karışır? Masonlar, Rotaryenler, Lionsçular, Solcular, Kemalistler, Komünistler çalışınca suç oluyor mu?

Kendilerine ilerici, Müslümanlara gerici diyenlerde hukuk kavramı yok.Onlar ideolojik kafalı kişiler. İdeolojileri hukukun da, adaletin de, toplumsal barışın da, millî uzlaşmanın da üzerinde.

Vatandaşların şapka yüzünden asıldığı, zindanlarda çürütüldüğü o eski kara günleri özlüyorlar.

Ah o eski İstiklâl Mahkemeleri yeniden kurulsa ve cayır cayır gerici asılsa ne iyi olacak.

Bunlar o kadar zavallı ki, içki içmeyi medeniyet sayıyor.

Çıplaklığı, zinayı, evlilik dışı ilişkileri ilericilik sanıyor.

Şortla gezmeyi, bikini mayo giymeyi, fuhşu ilericilik sayıyor.

İşte bu kafadır, Türkiye’yi bugünkü geri kalmışlık çukuruna düşüren.

Türkiye niçin bir Japonya olamadı?

Türkiye niçin bir Güney Kore olamadı?

Türkiye niçin bir Tayvan olamadı?

Türkiye niçin bir Singapur olamadı?

Hep bu kafa, hep bu ideoloji, hep bu çarpık ve sapık uygarlık anlayışı yüzünden.

Türkiye pek bayağı, pek âdi bir hedonizm batağına saplanmıştır. Sorumlular bu kafasızlardır.

Türkiye’nin Güney Kore seviyesinde ve kalitesinde bir otomotiv sanayi olabilirdi, bu kafasızlar önledi, engelledi.

Türkiye uçak fabrikası kurabilirdi. Bu kafasızlar önledi.

Türkiye, ihracatta dünyanın dördüncü ülkesi olabilirdi, hep bu kafasızlar engelledi.

Şu beyinsizlere bakınız: Milyon dolarlık meskenlerde, yazlıklarda içip yestehleyecekler... Lüks otomobillerde caka satacaklar...Lüks restoranlarda zıkkımlanacaklar... En lüks ve en pahalı fuhşu yapacaklar... Ülke gelirinin % 60’ını % 2’lik bir mutlu ve putlu azınlık yiyecek, halk sürünecek... Ve ülke böylece ilerleyip kalkınacak. Sefil kafalar.

Mehmet Sevket Eygi

20.12.2008

O çocuklar hiç büyümezler

Türkiyeli türklerle karsilastigimda en ufak çocuklarla bile anlasamaz hale geliyorum.Onlarin konustugu türkçe sanki uzaydan gelmis bir dil gibi geliyor bana.Benim konustugum türkçeyi nasil rahmetli dedem anlamkta zorluk çekiyorsa bende 21.asrin türkçesini anlamakta zorlaniyorum.

Halbuki sonradan ögrendigim fransizcayla,genç nesillerle anlasmayi birakin bir kenara 3 asir önce yazilmis kitaplari bile okuyup anliyabiliyorum.
Türkçedeki bu hizli degisim bilinçli olarak yapiliyor.

Tek amaç halkin tamamen geçmisiyle koparilmasi.Zaten 80 yil önce yapilan inkilaplarin gayeside bu degilmiydi. Osmanli ile baglantisini kesmek.
Basaramadilar.Anadoluda halen öz türkçe konusuyor millet.Fakat Anadolu halkida devletin ideoloji kampi,beyin yikama merkezi gibi çalisan okullari sayesinde gerçek kimliginden siyrilmya basladi.

Bizim köyde bile yeni nesil kanıtlıyor,anıtlıyor,yanıtlıyor,olasallaştırıyor yada olanak buluyor.
Kökü dışarıda sözde aydınlar milletin diliyle diniyle urgraşıp duruyor.
Kurmuşlar bir sözde "türk dil kurumu" ,yaptıgı tek sey kelimeleri degistirmek.Halbuki bati ülkelerinde bir halkin kullandigi kelime atilip yerine uyduruk baska bir kelime icat edilmez.Halk neye ne diyorsa o kabul edilir.

Eger halk arasinda bilinmeyen bir nesne icat edilmis ise o nesneye bir isim bulunur.Bu vakalar ekseriyatla bilgi islemle ilgili alanlarda basgösterir.
Mesela fransizlar ingilizcede "computer" kelimesine karsilik "ordinnateur" kelimesini icat etmisler.

Asagida alinti yaptigim yazi bu sahtecilik merakini daha iyi anlatiyor.

Önce dilimizi bozdu o çocuklar...
“Olanak” buldukları ve sevindikleri gün hiç hatırımdan çıkmaz.
Sonra “yanıt” vermeye başladılar...
Biz soru sorduk, cevap istedik, onlar kabzımal edasıyla: “Bizde cevap yok, alırsanız yanıt vereceğiz” dediler...
Bir ülkenin dili bozulmadan dininin bozulmayacağına, dini bozulmuş ülkenin yok olacağına inanmışlardı...
“Sorun” ettiler her şeyimizi...
Açlığa ‘sorun’ ve tokluğa ‘sorunsal’ ilave ettiler... İtirazlar baş gösterince “hukuksal olanaklar” buluverdiler...
Baksanıza, şerefli hiç kimse göremiyoruz... Halbuki etraf “onursal” dolu...
İçki aleminde bardakları kaldırırken “onura” demediler, “şerefe” diyerek halt ettiler...
O günlerde şu dörtlüğü yazmıştım:
Şerefe kalkan bardaklar
Şeref vermez şerefsize.
Bre ayyaş dangalaklar
Lazım değil şeref size..
Anlamadılar galiba... Anlasalar da verecekleri “yanıt” tükenmişti herhalde...
Dini meselelere “dinsel sorun”, Türk’e ait olana ise “Türki” kuyruğu taktılar...
Kovdukları fikrimizin yerine “düşünsel” hıyarı ektiler... Erik içinden araklama bir “içerik” soktular lügatimize ki muhtevayı kaybettik...
Şimdi toplandılar ve Ermenilerden özür dileme semahına başladılar...
Abdurrahim Karakoç


19.12.2008

Şehid Edilen Şalcı Bacı

YIL 1926... Yer Erzurum... Şehirde gizli bir heyecan var...Bir kadın asılacak... Osmanlılar zamanında kadınlar idam edilmezmiş... Bir meydana bir sehpa kurulmuş... Jandarmalar kadını götürüyorlar... Kadın çarşaflı... O tarihte Anadolu’da bütün Müslüman kadınlar çarşaflıydı... Kadının suçu ne? Yeni çıkartılan Şapka Kanunu’nu tenkit etmiş...

Kadın bohçacılık yapan ve “Şalcı Bacı” adıyla tanınan bir vatandaş.İdam edilmeye götürülürken Erzurum ağzıyla “Kadın şapka giye ki asıla...” diye söyleniyor. Kadın söyleniyor, kadın sürükleniyor, kadın asılacak...

Jandarmalar ite kaka kadını sehpanın yanına götürüyor. Kara yüzlü cellat orada... Kadının boynuna yağlı ilmeği geçiriyor, ayaklarının altındaki sandalyayı çekiyor. Kadının vücudu titriyor, sallanıyor... Şalcı Bacının gırtlağından ölüm hırıltıları çıkıyor. Acaba o son dakika ve saniyelerinde Kelime-i Şehadet getirebildi mi? İnşaallah getirmiştir. Cellat kadının bacaklarından hızla çekiyor, boyun kemiğini kırıyor. Kadın ölüyor. Cesedi sehpada sabah rüzgarı ile sallanıyor. Titrek bir ezan sesi duyuluyor...

Bu kadının idam hükmünü Çetin Altan’ın dedesi Tatar Hasan Paşa vermiştir. Altan bu konuda şu satırları yazmıştır:

“Dedem Hasan Paşa çok sert bir askerdi. İsmet Paşa topçu okulunda öğrenci iken, Hasan Paşa okul müdürüydü. Sonrası ünlü komutanlar olan o dönemin öğrencileri, anlatıp dururlar Hasan Paşa’nın sertliğini. Bir şapka isyanını bastırmakla görevlendirildiği bir kentte, hızını alamayıp bir de kadın asmıştı. Sanırsam siyasal suçtan ilk asılan kadın odur tarihimizde. Kadın sehpaya çıkmadan önce “Ben bir hatun kişiyim. Şapka ile ne derdim ola ki” demiş galiba. Ben o tarihte henüz doğmamışım. Çok ama çok sonradan öğrendim bunları. Ve inanın ince sızı gibi tatsız bir burukluk kaldı içimde.”

Gazeteci Nimet Arzık, bu olayı duyduğunda bir hikâye yazmış (gerçek hikâye) ve başlığını “Şalcı Bacı Asılmaya Gidiyordu” koymuştur.

Şalcı Bacı’nın asıldığı gün bütün Erzurum ağlamıştı. O dehşet günlerinde açıktan, herkesin önünde hıçkıra hıçkıra ağlamak suçtu. Rejime ve inkılaplara karşı gelmek demekti. Erzurumlular kıyıya kenara çekilmişler ve sessiz sedasız ağlamışlardı. Şalcı Bacı şehid olmuştu. Şalcı Bacı’yı şehid etmişlerdi.

Şapka yüzünden asılan, şehid edilen Müslüman sadece o mazlum kadın değildi. Ülkenin nice yerinde idamlar sergilenmişti. Ulemâdan İskilipli Âtıf Efendi, Babaeski müftüsü ve daha binlerce kişi...

Şalcı Bacı Şapka Kanunu’na muhalefetten asılmıştı. O zavallı bir bohçacı kadındı. Sırtında bohçası, bohçasının içinde kumaşlar, havlular, başörtüleri; evden eve dolaşır, bir iki parça mal satarak ekmek parası çıkartırdı. Kocası var mıydı, çocukları var mıydı? Bilmiyorum. Mutlaka kendisini sevenler, ona acıyanlar vardı. Çok ağladılar ama gözyaşları ölüleri diriltmiyordu.

Şalcı Bacı’yı astılar, sehpada sallanan cesedini bir iki gün, halkı korkutmak, dehşete düşürmek için teşhir ettiler, sonra kaldırıp bir çukura gömdüler.Acaba cenazesi yıkandı, kefenlendi mi, namazı kılındı mı, kendisine rahmet okundu mu?

Şapka Kanunu’na muhalefet eden bir âsiye rahmet dilemek de o devirde büyük suçtu.

Âtıf Efendinin mezarı belli mi?

Şalcı Bacı’nın ahı ne oldu? Yerde kaldı, yerde kaldı. Bu ülkenin Müslümanları Şalcı Bacı’nın hakkını aramadılar.

Demokrasi geldi, az çok fikir hürriyeti var ama Şalcı Bacı’nın hiç olmazsa hatırasını temize çıkartacak bir girişim olmadı.

Rant olsaydı bu işte, Şalcı Bacı aklanırdı ama rant yoktu. Rant olmayınca bir kısım İslâmcılar harekete geçmezler, küçük parmaklarını bile kıpırdatmazlardı.

Şalcı Bacı Şalcı Bacı... Asıl ismi neydi acaba? Ardından bir Fatiha üç İhlas okuyan kaç kişi çıktı. Yâsin okuyan oldu mu acaba?

Aradan seksen seneden fazla zaman geçti, acaba şehid Şalcı Bacı için gıyabında cenaze namazı kılmak caiz olur mu?

Ah Şalcı Bacı... Bir Müslüman olarak senden utanıyorum...

Bir tek Şalcı Bacı’nın ahı bile bu memleketi uğursuzluk karanlıklarında bocalatmaya yeter de artar. Başka nice ahlar vahlar var.

Şalcı Bacı’ya, öteki mazlum şehidlere, zindanlarda çürüyenlere, sürgünlerde sefalet çekenlere, ezilenlere rahmet okuyorum.

Zalimlere lânet lânet lânet.

Gafil ve vefasız Müslümanlara ne desem bilmem ki...

En iyisi bir kenara çekilip ağlamak.

(İnternetten / Şalcı Bacı Şapka İdam / kelimeleriyle ararsanız tafsilatlı bilgi edinebilirsiniz.)

2.12.2008

Resmi TürkTarihinden yalanlar

Mekteplerde,üniversitelerde okutulan Tarih ne kadari dogru,ne kadari uydurma. Türk milleti kadar Tarihini çarpitan baska millet yoktur.
Iyi dinleyin!