25.06.2009

Belçika parlementosunda türbanli vekil



Mustafa Ünal/Zaman

Bu hanıma haddini kim bildirecek?


Hangi hanıma mı? Belçika'da milletvekili seçilen Mahinur Özdemir'e. Başörtüsü bizde siyasal simge denen türden... Meclis'e, üniversiteye ve bilumum kamusal alanlara girişi yasak olan türbana benziyor. Klasik başörtüsü değil yani.
Mahinur o haliyle aday oldu, listenin biraz gerilerindeydi tercih oylarıyla ön sıralara yükselerek sandıktan milletvekili çıktı. Başörtülü seçilmesi Türk medyasının ilgisini çekti. Onunla birlikte başta Türk kökenliler de milletvekili seçildi, ancak en çok haber olan o. Başındaki örtü yüzünden.

Bu yaklaşımlardan hoşnut olmadığını 'Belçika medyası gençliğimle, Türk medyası başımdaki örtüyle ilgilendi' diyerek gösterdi. Ankara'dan bakınca Türk medyasının başındaki örtüyle ilgilenmesinin nedenlerini anlamak zor değil. Başörtüsü ve milletvekili, üstelik Avrupa'nın göbeğinde, laikliğin kalesinde... Ankara kriterlerine göre inanılır gibi değil.

Ya Türkiye'de olsaydı? Düşünmek bile insanı korkutuyor. Hiç şüpheniz olmasın kendisi de partisi de psikolojik harbin hedefi olmuş, Türkiye savaş alanına dönmüştü. Derhal Meclis'e oradan Genel Kurul'a girişini engelleyecek barikatlar kurulurdu. Medyada kıyamet kopar, kendisini laik olarak tanımlayan çevreler yeri - göğü inletirdi.

Yargıtay Başsavcısı, o milletvekilinin partisini kapatmak için harekete geçer, elinde dosyayla Anayasa Mahkemesi'nin yolunu tutardı. İlk günden sistem üzerinde etkili dinamikler milletvekilliğini düşürmek için eylem planlarını devreye sokardı. Rejime, laikliğine sahip çıkmak için büyük şehirlerin meydanları organize gruplarca doldurulur, büyük mitingler tertiplenirdi.

Bir senaryo değil bunlar. Gerçeğin kendisi... Aynısı daha önce yaşandı çünkü. 1999'da FP'den milletvekili seçilen Merve Kavakçı'nın başına gelenleri hatırlayın... Meclis'te yemin etmesi engellendi. Savcı gece kapısına dayandı. Devlet, bütün organlarıyla savaş açtı. Siyasete girdiğine de milletvekili seçildiğine de bin pişman oldu. O kadar ağır saldırıların muhatabı oldu ki Türkiye'de bile duramadı.

Belçika'da Mahinur Özdemir'in başındaki örtüsü milletvekilliğine engel değil. Meclis'te hiçbir engellemeyle karşılaşmadan kürsüye çıkacak ve parlamenterliğin gereklerini yerine getirebilecek. Genel Kurul salonuna girdiğinde 'Burası devlete meydan okunacak yer değildir. Bu hanıma haddini bildirin' diyen çıkmayacak.

Nasıl olur, Belçika laik değil mi diyebilirsiniz. Laik olmasına laik de laiklik oralarda bir kadının başını örtmesine engel değil. Belçika'da laikliğin gücü adına hiç kimse Mahinur Özdemir'e haddini bildirmeye kalkmayacak. Sokağa çıktığında etrafını çevirenler tarafından 'Belçika laikliktir, laik kalacak' diye slogan atılmayacak.

Yeri gelmişken kısaca hatırlatmak isterim. Geçtiğimiz günlerde Bilgi Üniversitesi 'Seçkinler ve Sosyal Mesafe' konulu bir araştırma yaptı. Sonuçları dehşet verici... Seçkinlerin başörtülüye bakışı düşmanca.

Görüşülen kişilerin neredeyse tamamı eşi kapalı olan birinin cumhurbaşkanlığına tepkili. Hem de ne tepki. Birisi 'Cumhuriyet balosunda görmek istemem adamı, orada beyaz Türklüğüm çıkar, elim ayağım oynar' derken bir başkası 'Ben sıkmabaşlarla iş yapmıyorum, görüşmüyorum, insan olabilir, bilmem ne olabilir fark etmez' demiş.

Seçkinlerin bu görüşü kişisel değil ne yazık ki, siyasette, bürokraside, devlet yönetiminde tavra dönüşüyor.

Belçika'da Türk kökenli, başı kapalı Mahinur Özdemir'in milletvekili seçilmesi, Ankara'da herkese Merve Kavakçı'yı hatırlattı... Tabii aynı zamanda Ankara kriterleri ile Brüksel kriterleri arasındaki derin farkı. m.ünal@zaman.com.tr

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa