Benimki dinî simge... Seninki gâvurluk simgesi mi
vakit/30.09.2007 |
Benimki dinî simge... Seninki gâvurluk simgesi mi? |
HASAN KARAKAYA |
Bu “okul” değil ama, bu “kafa” çok tartışılır... Bu okul tartışılmaz; çünkü bu okul, “provokasyon” kokan bir haberin mağduru!.. Bu okul tartışılmaz; çünkü bu okulla ilgili haberin hedefinde, “keçisi çalınan imam” olayını “imam keçi çaldı” şeklinde sunmak var!.. Olayı biliyorsunuz... |
Önceki günkü Sabah gazetesinin “manşet”inden, bazı gazetelerin ise iç sayfalarından verilen haberde; Diyarbakır’da yeni açılan “özel bir ilköğretim okulu”nda “türbanlı kız öğrencilerin de derse girdiği” iddia ediliyordu. PROVOKASYON AMAÇLI HABER DÜZMECE! 215 öğrencisi olan sözkonusu “Özel Avrupa Birliği İlköğretim Okulu”nun müdürü Mustafa Çakır ise, “Haber tamamen provokatif amaçlı” diyor ve “olayın aslı”nı şöyle anlatıyordu: ¥ “Gazeteciler bizi aradı. Dediler ki ‘Bir haber yapmak istiyoruz’. Geldiler, okulu gezdiler. Okul dışında örtü takan bir öğrencinin oturduğu sırada örtüyü görmüşler ve ‘tak öyle çekelim’ demişler. Bütün sınıflarımızı ve laboratuvarı çektiler. Fakat sadece başına örtü taktırdıkları fotoğrafı yayınlamışlar ve haberi onun üzerine kurmuşlar. Haberde belirtildiği gibi benim ‘Kılık kıyafet serbesttir’ şeklinde bir ifadem kesinlikle olmadı. Ben sayın Kadir Has’tan da bahsetmedim, Diyarbakır eski Valisi Efkan Ala’dan da bahsetmedim. Kendileri eklemişler.” ¥ “Bir insan yalan atıyorsa, onun için çırpınacak halim yok. Okulumuzda asla kılık kıyafet serbestliği diye bir şey yok. Öğretmenlerimiz gayet güzel giyiniyorlar. Küpeli ya da uzun saça kesinlikle müsaade etmiyoruz. Burada görev yapan bir öğretmenin kulağı delikse ben her şeye razıyım. Burada kılık kıyafet serbest diye bir ifadem olmadı. Haber tamamıyla düzmece ve yalan. Bizi başarımızla, eğitimimizle değil yalan yanlış şeylerle gündeme getirdiler. Yeni bir eğitim kurumu açtık, ödüllendirmeyi beklerken maalesef bu şekilde yaptılar.” Evet, müdür bey bunları söylüyordu... Gelin görün ki, Valilik okul hakkında soruşturma başlatıyor, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik ise; “Herkes yasalara uymak zorunda” deyip, okul yönetimi hakkında “gerekenin yapılacağını” ifade ediyordu!. Anlaşılan o ki; Bu olay tırmandırılacak ve “düzmece bir haber” üzerinden “bir bardak suda fırtına koparma” kampanyası sürdürülecek!.. Zira Sabah, herkesi “kendi minderine” çekti!.. Bundan sonraki mücadele, o zeminde yürütülecek!.. MAHALLE BASKISI, “BAŞÖRTÜLÜ”YE! Yalnız, bu “olay”da, daha doğrusu “fotoğraf”ta benim dikkatimi çeken bir taraf var!.. Tamam, “düzmece” ve “provokasyon” da olsa, ortada “başörtülü bir kız öğrenci”nin fotoğrafı var!.. Sabah da, işte bu fotoğraf üzerine, “türbanlı kız öğrencilerin de derse girdiği ortaya çıktı” diyor ve hedefe “türbanlı öğrenci”yi oturtuyor!.. İyi, hoş da; O türbanlı öğrencinin hemen yanıbaşında, bir de “kısa kollu tişört” giyen bir öğrenci var!.. Ama, Sabah’ın haberinde bundan hiç bahis yok!.. Yani, hiç şöyle denilmiyor: “Diyarbakır’da yeni açılan özel bir ilköğretim okulunda kısa kollu tişört giyen kız öğrencilerin de derse girdiği ortaya çıktı!” Evet, bunu demiyorlar!.. Oysa, “Kılık-Kıyafet Yönetmeliği”ne göre; eğer “türbanla” derse girmek yasak ise, “kısa kollu tişört”le girmek de yasak!.. Ama, Sabah yönetimi, her ne hikmettir bilinmez “türbanlı öğrenci”yi hedef alırken, onun hemen yanındaki “kısa kollu tişört” giyen öğrenciyi görmezden geliyor!.. Sizi bilmem ama bana göre; haberi bu şekilde sunmak, resmen ve alenen “mahalle baskısı”nın feriştahıdır!.. Evet, bu, belgeli bir “mahalle baskısı”dır!.. Daha doğrusu; Bu ülkede “mahalle baskısı”nın “kimler” tarafından “kimlere” yapıldığının en çarpıcı belgesidir!.. Bu haberle ortaya çıkmıştır ki; Bu ülkede, “başörtülü” öğrencilere “mahalle baskısı” yapmak serbesttir!.. Onlar “yargısız infaz”lara da maruz kalabilirler, “linç”lere de uğrayabilirler!.. Hiçbir şey yapılamasa bile, “hedef” gösterilebilirler!.. Ama, aynı yaştaki ve aynı okuldaki öğrenci, eğer “kısa kollu tişört” giyiyorsa; boşver, onu görme!.. O niye?.. Çünkü, “O, bizden!” İşte böyle bir “çifte standart” var Türkiye’de, böyle bir “ikiyüzlülük” var!.. Öyle bir “OrosBush’luk” ki; “Başörtülü” öğrencilere yapılan yargısız infaz ve zulümler “mahalle baskısı” olmuyor ama “senaryo” ve “kurgu”ya dayalı “vehim”lerle “yaşam biçimine müdahale” höykürmeleriyle “mahalle baskısı” üretiliyor!.. Hayır üretilmiyor, “türetiliyor!..” Dikkatinizi çekerim... Sabah’ın haberinde, eğer “türbanlı öğrenci” değil de, “kısa kollu tişört” giyen öğrenci hedef alınmış ve meselâ “Bu, nasıl öğrenci?” gibi eleştirel bir ifade kullanılmış olsaydı, kalıbımı basarım ki; anında kızılca kıyamet kopar ve hemen camış boku büyüklüğünde hurufatla “İşte mahalle baskısı” başlıkları atılırdı!.. Ama, görüyorsunuz ya; Hedef tahtasına oturtulan öğrenci “başörtülü” olunca, bunun adı “mahalle baskısı” olmuyor!!!.. Tükürürüm böyle mantığın içine!.. “AZINLIK”LARA ÖZGÜRLÜKLER! Bu nasıl kafa ve bu nasıl mantıktır ki; Diyarbakır’daki Özel Avrupa Birliği İlköğretim Okulu’na giden ve “okul dışında örtünen” bir öğrenciye “kıyafet kriterleri” hatırlatılıyor, okul hakkında “soruşturma” açılıyor, Bakan Bey “Herkes kurallara uymalı” diye açıklama yapıyor ama Diyarbakır’a gücü yeten Tevhid-i Tedrisat Kanunu hazretlerinin İstanbul’daki “Ulus Özel Musevî Okulları” başta olmak üzere “azınlık okulları” ve “Galatasaray Lisesi”ne bir türlü gücü yetmiyor!.. Dünkü Vakit’te okumuş olmalısınız!.. Diyarbakır’daki bir okulda, başına başörtüsü taktırılıp fotoğrafı çekilen bir kız çocuğunu bahane ederek bir bardak suda fırtına koparmak isteyenler, Galatasaray Lisesi benzeri okulları görmezden geliyor. Galatasaray Lisesi, Ulus Özel Musevî Okulları, Rum ve Ermeni Okulları gibi bazı ilk ve ortaöğretim kurumlarında Kılık Kıyafet Kanunu asla dikkate alınmıyor ama kartel gazeteleri bu ayrımcılığı hiç görmüyor. Özellikle Galatasaray Lisesi’nde öğrenciler istedikleri kıyafetle okula gelebiliyor, derse girebiliyor. Galatasaray Lisesi öğrencileri küpe ve piercing takabiliyor, kot pantolon, mini etek giyebiliyor. Uzun saçın da serbest olduğu Galatasaray Lisesi’nde, sadece kapalılık yani başörtüsü yasak!.. Hayır, Galatasaray Lisesi’nin uygulamasını kınıyor veya karşı çıkıyor değilim... Tam aksine, okullardaki bu “kıyafet dayatması”nın bir an önce sona ermesi gerektiğine inanıyorum!.. Haaa, illâ da “kıyafet disiplini”nden dem vurulacaksa; Diyarbakır’da ayrı, İstanbul’da ayrı bir “kıyafet kriteri” olamayacağını da herkesin anlaması gerektiğini haykırıyorum!.. Diyarbakır’a öyle, İstanbul’a böyle!.. “Başörtülü”ye öyle, “kısa kollu”ya böyle!.. Yok öyle yağma!.. Ya, herkese özgürlük, Ya da, herkese yasak!.. DENEMEYE DEĞER BİR ÖNERİ Size bir şey söyleyeyim mi; Bu “baskı”ların, bu “yasak”ların temelinde biraz da mütedeyyin insanlardan kaynaklanan “lâkayıtlık” var, “boşvermişlik” var!.. Ne diyor gazete; “...türbanlı kız öğrencilerin de derse girdiği ortaya çıktı!” Haber öyle bir sunuluyor ki; “Başörtülü” öğrenci sanki bir “cüzzamlı”dır, sanki bir “vebalı”dır!.. “Başörtülü” olmak ise neredeyse idamlık bir “suç”tur!.. Olmaz ya; sırf bu “baskı”lara misilleme olarak velilerin büyük bir çoğunluğu, çocuklarını “başörtülü” olarak okula gönderse, bakalım ne yapacak “yasakçı”lar!?!.. El mecbur, “kabul etmek” zorundalar!.. Öyle ya; İlköğretim “zorunlu” olduğundan, “okuldan atmak” gibi bir lüksleri olamaz!.. En fazla “uyarı” verirler!.. Dedim ya, bütün veliler böyle bir “demokratik hak” kullansalar ve çocuklarını “başörtülü” olarak okula gönderseler, ne “mahalle baskısı” kalır ortalıkta ne de devlet baskısı!.. Okuldan atamayacaklarına göre elleri mecbur “başörtülü okuma”larına razı olacaklar!.. Ne dersiniz?.. Denemeye değmez mi?.. SENİN KIYAFETİN NEYİN SİMGESİ? Yasak, o kadar “ahmakça bir mantık” ve o kadar “çürük bir zemin”de yürütülüyor ki, bir Allah’ın kulu da çıkıp, şöyle diyemiyor: “Başörtüsüne niye karşı çıkıyorsunuz?.. Dini simge olduğu için değil mi?.. O halde, lütfen söyleyin; başörtüsü dinî bir simge ise, sizin üzerinizdeki şu kıyafet bir dinsizlik simgesi midir?.. Atalarımız, Müslüman olmayanlara, özellikle de dinsiz olanlara gâvur der!.. Başörtüsüne dinî simge diyen ve örtüye savaş açan sizlerin üzerinizdeki kıyafet bir gâvurluk simgesi midir?!?.. Öyle ya; dinî simge kavramının mefhum-u muhalifi dinsizlik simgesidir!” Soru bu kadar basit ve net!.. Bu soru dobra dobra sorulmadıkça, bu “tartışma”ların ve “kavga”ların sonu asla gelmez!.. Hiç kimse, “aşağılık kompleksi”ne kapılıp da “savunma”ya geçmesin!.. Malûm; “en iyi savunma, taarruz”dur!.. Taarruz edeceksin arkadaş!.. Üstüne basa basa diyeceksin ki; “Başörtüsü dinî bir simge ise, senin şu görüntün bir gâvurluk simgesi midir?” Bu soru sorulmadığı sürece “mütedeyyin” insanlar üzerindeki “mahalle baskısı” devam eder ve onlar hep “savunma”da kalmaya mecbur olurlar!.. Aynen, “Galatasaray Lisesi’ne özgürlüğün yolları, Diyarbakır’daki AB İlköğretim Okulu’na kurşunlar” gibi!.. Sana, “Başörtüsü dinî simge” diyene, sen de “Sen gâvur musun?” diye sormadıkça, bu “mahalle baskısı”nın sonu gelmez!.. Bilmem, anlatabildim mi?.. ------------- YÖK’ümün Prof’undan asparagas! Diyarbakır’da, bir öğrenciyi, derste “başörtülü” olarak gösteren fotoğrafın ‘düzmece” olduğu biliniyor... Bilinmeyen ise, haberi yapan “İHA muhabiri”nin, bir “asparagas sabıkalısı” olduğu!.. Yani, İHA muhabiri, “bunu hep yapıyor”muş!.. Sadece İHA muhabiri mi?.. Bu ülkede “koca koca Prof’lar” da “asparagas” yapıyor ama hiç kimse farkında değil!.. Önceki akşam bir televizyon kanalında “YÖK’ümün Prof’ları”ndan biri konuşuyor: “Daha ortada Anayasa Taslağı bile yok ama gümrük kapılarında oy kullanılıyor?.. Olmayan tasarıya insanlar evet veya hayır diyor!.. Böyle bir garabet olur mu?” Ekran karşısında “YÖK’ümün Prof’u”nu dinleyen vatandaş, “Doğru yaa” diyor; “Çok doğru!.. Gümrüklerde oy kullanan vatandaş neye evet veya hayır diyor ki!?!” Sadece ekran başındakiler mi?.. Televizyondaki açık oturuma katılan STK temsilcileri de, “YÖK’ümün Prof’u”nun “zeka”sını yuttu!.. Hiçbiri demedi ki; “Sayın Prof. sen ne diyorsun?.. 21 Ekim’de Anayasa oylanmayacak ki!.. 21 Ekim’de Cumhurbaşkanı’nı halkın seçip seçmemesi oylanacak!.. Vatandaş, gümrük kapılarında bunun için oy kullanıyor!.. İşkembeden atıp da, milletin kafasını karıştırma!” Evet, bunu kimse demedi!.. “YÖK’ümün Prof’u” da; asparagas ve düzmece fikrini, milyonlarca insana “gerçek” diye yutturdu!.. |
Powered by ScribeFire.
0 Yorum:
Yorum Gönder
Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]
<< Ana Sayfa