29.09.2007

Benimki dinî simge... Seninki gâvurluk simgesi mi








vakit/30.09.2007























Benimki dinî simge... Seninki gâvurluk simgesi mi?

HASAN KARAKAYA


Bu
“okul” değil ama, bu “kafa” çok tartışılır... Bu okul tartışılmaz;
çünkü bu okul, “provokasyon” kokan bir haberin mağduru!.. Bu okul
tartışılmaz; çünkü bu okulla ilgili haberin hedefinde, “keçisi çalınan
imam” olayını “imam keçi çaldı” şeklinde sunmak var!..

Olayı biliyorsunuz...









Önceki günkü Sabah gazetesinin “manşet”inden, bazı gazetelerin ise iç
sayfalarından verilen haberde; Diyarbakır’da yeni açılan “özel bir
ilköğretim okulu”nda “türbanlı kız öğrencilerin de derse girdiği” iddia
ediliyordu.
PROVOKASYON AMAÇLI HABER DÜZMECE!
215
öğrencisi olan sözkonusu “Özel Avrupa Birliği İlköğretim Okulu”nun
müdürü Mustafa Çakır ise, “Haber tamamen provokatif amaçlı” diyor ve
“olayın aslı”nı şöyle anlatıyordu:
¥ “Gazeteciler bizi aradı.
Dediler ki ‘Bir haber yapmak istiyoruz’. Geldiler, okulu gezdiler. Okul
dışında örtü takan bir öğrencinin oturduğu sırada örtüyü görmüşler ve
‘tak öyle çekelim’ demişler.
Bütün sınıflarımızı ve laboratuvarı
çektiler. Fakat sadece başına örtü taktırdıkları fotoğrafı
yayınlamışlar ve haberi onun üzerine kurmuşlar. Haberde belirtildiği
gibi benim ‘Kılık kıyafet serbesttir’ şeklinde bir ifadem kesinlikle
olmadı. Ben sayın Kadir Has’tan da bahsetmedim, Diyarbakır eski Valisi
Efkan Ala’dan da bahsetmedim. Kendileri eklemişler.”
¥ “Bir insan
yalan atıyorsa, onun için çırpınacak halim yok. Okulumuzda asla kılık
kıyafet serbestliği diye bir şey yok. Öğretmenlerimiz gayet güzel
giyiniyorlar. Küpeli ya da uzun saça kesinlikle müsaade etmiyoruz.
Burada görev yapan bir öğretmenin kulağı delikse ben her şeye razıyım.
Burada kılık kıyafet serbest diye bir ifadem olmadı. Haber tamamıyla
düzmece ve yalan. Bizi başarımızla, eğitimimizle değil yalan yanlış
şeylerle gündeme getirdiler. Yeni bir eğitim kurumu açtık,
ödüllendirmeyi beklerken maalesef bu şekilde yaptılar.”
Evet, müdür
bey bunları söylüyordu... Gelin görün ki, Valilik okul hakkında
soruşturma başlatıyor, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik ise; “Herkes
yasalara uymak zorunda” deyip, okul yönetimi hakkında “gerekenin
yapılacağını” ifade ediyordu!.
Anlaşılan o ki;
Bu olay tırmandırılacak ve “düzmece bir haber” üzerinden “bir bardak suda fırtına koparma” kampanyası sürdürülecek!..
Zira Sabah, herkesi “kendi minderine” çekti!.. Bundan sonraki mücadele, o zeminde yürütülecek!..
MAHALLE BASKISI, “BAŞÖRTÜLÜ”YE!
Yalnız, bu “olay”da, daha doğrusu “fotoğraf”ta benim dikkatimi çeken bir taraf var!..
Tamam, “düzmece” ve “provokasyon” da olsa, ortada “başörtülü bir kız öğrenci”nin fotoğrafı var!..
Sabah
da, işte bu fotoğraf üzerine, “türbanlı kız öğrencilerin de derse
girdiği ortaya çıktı” diyor ve hedefe “türbanlı öğrenci”yi oturtuyor!..
İyi, hoş da;
O
türbanlı öğrencinin hemen yanıbaşında, bir de “kısa kollu tişört” giyen
bir öğrenci var!.. Ama, Sabah’ın haberinde bundan hiç bahis yok!..
Yani, hiç şöyle denilmiyor:
“Diyarbakır’da yeni açılan özel bir ilköğretim okulunda kısa kollu tişört giyen kız öğrencilerin de derse girdiği ortaya çıktı!”
Evet, bunu demiyorlar!..
Oysa, “Kılık-Kıyafet Yönetmeliği”ne göre; eğer “türbanla” derse girmek yasak ise, “kısa kollu tişört”le girmek de yasak!..
Ama,
Sabah yönetimi, her ne hikmettir bilinmez “türbanlı öğrenci”yi hedef
alırken, onun hemen yanındaki “kısa kollu tişört” giyen öğrenciyi
görmezden geliyor!..
Sizi bilmem ama bana göre; haberi bu şekilde sunmak, resmen ve alenen “mahalle baskısı”nın feriştahıdır!..
Evet, bu, belgeli bir “mahalle baskısı”dır!..
Daha doğrusu;
Bu ülkede “mahalle baskısı”nın “kimler” tarafından “kimlere” yapıldığının en çarpıcı belgesidir!..
Bu haberle ortaya çıkmıştır ki;
Bu
ülkede, “başörtülü” öğrencilere “mahalle baskısı” yapmak serbesttir!..
Onlar “yargısız infaz”lara da maruz kalabilirler, “linç”lere de
uğrayabilirler!.. Hiçbir şey yapılamasa bile, “hedef”
gösterilebilirler!..
Ama, aynı yaştaki ve aynı okuldaki öğrenci, eğer “kısa kollu tişört” giyiyorsa; boşver, onu görme!..
O niye?..
Çünkü, “O, bizden!”
İşte böyle bir “çifte standart” var Türkiye’de, böyle bir “ikiyüzlülük” var!..
Öyle bir “OrosBush’luk” ki;
“Başörtülü”
öğrencilere yapılan yargısız infaz ve zulümler “mahalle baskısı”
olmuyor ama “senaryo” ve “kurgu”ya dayalı “vehim”lerle “yaşam biçimine
müdahale” höykürmeleriyle “mahalle baskısı” üretiliyor!.. Hayır
üretilmiyor, “türetiliyor!..”
Dikkatinizi çekerim...
Sabah’ın
haberinde, eğer “türbanlı öğrenci” değil de, “kısa kollu tişört” giyen
öğrenci hedef alınmış ve meselâ “Bu, nasıl öğrenci?” gibi eleştirel bir
ifade kullanılmış olsaydı, kalıbımı basarım ki; anında kızılca kıyamet
kopar ve hemen camış boku büyüklüğünde hurufatla “İşte mahalle baskısı”
başlıkları atılırdı!..
Ama, görüyorsunuz ya;
Hedef tahtasına oturtulan öğrenci “başörtülü” olunca, bunun adı “mahalle baskısı” olmuyor!!!..
Tükürürüm böyle mantığın içine!..
“AZINLIK”LARA ÖZGÜRLÜKLER!
Bu
nasıl kafa ve bu nasıl mantıktır ki; Diyarbakır’daki Özel Avrupa
Birliği İlköğretim Okulu’na giden ve “okul dışında örtünen” bir
öğrenciye “kıyafet kriterleri” hatırlatılıyor, okul hakkında
“soruşturma” açılıyor, Bakan Bey “Herkes kurallara uymalı” diye
açıklama yapıyor ama Diyarbakır’a gücü yeten Tevhid-i Tedrisat Kanunu
hazretlerinin İstanbul’daki “Ulus Özel Musevî Okulları” başta olmak
üzere “azınlık okulları” ve “Galatasaray Lisesi”ne bir türlü gücü
yetmiyor!..
Dünkü Vakit’te okumuş olmalısınız!..
Diyarbakır’daki
bir okulda, başına başörtüsü taktırılıp fotoğrafı çekilen bir kız
çocuğunu bahane ederek bir bardak suda fırtına koparmak isteyenler,
Galatasaray Lisesi benzeri okulları görmezden geliyor.
Galatasaray
Lisesi, Ulus Özel Musevî Okulları, Rum ve Ermeni Okulları gibi bazı ilk
ve ortaöğretim kurumlarında Kılık Kıyafet Kanunu asla dikkate alınmıyor
ama kartel gazeteleri bu ayrımcılığı hiç görmüyor.
Özellikle
Galatasaray Lisesi’nde öğrenciler istedikleri kıyafetle okula
gelebiliyor, derse girebiliyor. Galatasaray Lisesi öğrencileri küpe ve
piercing takabiliyor, kot pantolon, mini etek giyebiliyor. Uzun saçın
da serbest olduğu Galatasaray Lisesi’nde, sadece kapalılık yani
başörtüsü yasak!..
Hayır, Galatasaray Lisesi’nin uygulamasını
kınıyor veya karşı çıkıyor değilim... Tam aksine, okullardaki bu
“kıyafet dayatması”nın bir an önce sona ermesi gerektiğine inanıyorum!..
Haaa,
illâ da “kıyafet disiplini”nden dem vurulacaksa; Diyarbakır’da ayrı,
İstanbul’da ayrı bir “kıyafet kriteri” olamayacağını da herkesin
anlaması gerektiğini haykırıyorum!..
Diyarbakır’a öyle, İstanbul’a böyle!..
“Başörtülü”ye öyle, “kısa kollu”ya böyle!..
Yok öyle yağma!..
Ya, herkese özgürlük,
Ya da, herkese yasak!..
DENEMEYE DEĞER BİR ÖNERİ
Size bir şey söyleyeyim mi;
Bu “baskı”ların, bu “yasak”ların temelinde biraz da mütedeyyin insanlardan kaynaklanan “lâkayıtlık” var, “boşvermişlik” var!..
Ne diyor gazete;
“...türbanlı kız öğrencilerin de derse girdiği ortaya çıktı!”
Haber öyle bir sunuluyor ki;
“Başörtülü” öğrenci sanki bir “cüzzamlı”dır, sanki bir “vebalı”dır!.. “Başörtülü” olmak ise neredeyse idamlık bir “suç”tur!..
Olmaz
ya; sırf bu “baskı”lara misilleme olarak velilerin büyük bir çoğunluğu,
çocuklarını “başörtülü” olarak okula gönderse, bakalım ne yapacak
“yasakçı”lar!?!..
El mecbur, “kabul etmek” zorundalar!..
Öyle ya;
İlköğretim “zorunlu” olduğundan, “okuldan atmak” gibi bir lüksleri olamaz!.. En fazla “uyarı” verirler!..
Dedim
ya, bütün veliler böyle bir “demokratik hak” kullansalar ve çocuklarını
“başörtülü” olarak okula gönderseler, ne “mahalle baskısı” kalır
ortalıkta ne de devlet baskısı!..
Okuldan atamayacaklarına göre elleri mecbur “başörtülü okuma”larına razı olacaklar!..
Ne dersiniz?.. Denemeye değmez mi?..
SENİN KIYAFETİN NEYİN SİMGESİ?
Yasak, o kadar “ahmakça bir mantık” ve o kadar “çürük bir zemin”de yürütülüyor ki, bir Allah’ın kulu da çıkıp, şöyle diyemiyor:
“Başörtüsüne
niye karşı çıkıyorsunuz?.. Dini simge olduğu için değil mi?.. O halde,
lütfen söyleyin; başörtüsü dinî bir simge ise, sizin üzerinizdeki şu
kıyafet bir dinsizlik simgesi midir?.. Atalarımız, Müslüman
olmayanlara, özellikle de dinsiz olanlara gâvur der!.. Başörtüsüne dinî
simge diyen ve örtüye savaş açan sizlerin üzerinizdeki kıyafet bir
gâvurluk simgesi midir?!?.. Öyle ya; dinî simge kavramının mefhum-u
muhalifi dinsizlik simgesidir!”
Soru bu kadar basit ve net!..
Bu soru dobra dobra sorulmadıkça, bu “tartışma”ların ve “kavga”ların sonu asla gelmez!..
Hiç kimse, “aşağılık kompleksi”ne kapılıp da “savunma”ya geçmesin!..
Malûm; “en iyi savunma, taarruz”dur!..
Taarruz edeceksin arkadaş!.. Üstüne basa basa diyeceksin ki;
“Başörtüsü dinî bir simge ise, senin şu görüntün bir gâvurluk simgesi midir?”
Bu
soru sorulmadığı sürece “mütedeyyin” insanlar üzerindeki “mahalle
baskısı” devam eder ve onlar hep “savunma”da kalmaya mecbur olurlar!..
Aynen, “Galatasaray Lisesi’ne özgürlüğün yolları, Diyarbakır’daki AB İlköğretim Okulu’na kurşunlar” gibi!..
Sana, “Başörtüsü dinî simge” diyene, sen de “Sen gâvur musun?” diye sormadıkça, bu “mahalle baskısı”nın sonu gelmez!..
Bilmem, anlatabildim mi?..
-------------
YÖK’ümün Prof’undan asparagas!
Diyarbakır’da,
bir öğrenciyi, derste “başörtülü” olarak gösteren fotoğrafın ‘düzmece”
olduğu biliniyor... Bilinmeyen ise, haberi yapan “İHA muhabiri”nin, bir
“asparagas sabıkalısı” olduğu!.. Yani, İHA muhabiri, “bunu hep
yapıyor”muş!..
Sadece İHA muhabiri mi?.. Bu ülkede “koca koca Prof’lar” da “asparagas” yapıyor ama hiç kimse farkında değil!..
Önceki akşam bir televizyon kanalında “YÖK’ümün Prof’ları”ndan biri konuşuyor:
“Daha
ortada Anayasa Taslağı bile yok ama gümrük kapılarında oy
kullanılıyor?.. Olmayan tasarıya insanlar evet veya hayır diyor!..
Böyle bir garabet olur mu?”
Ekran karşısında “YÖK’ümün Prof’u”nu
dinleyen vatandaş, “Doğru yaa” diyor; “Çok doğru!.. Gümrüklerde oy
kullanan vatandaş neye evet veya hayır diyor ki!?!”
Sadece ekran
başındakiler mi?.. Televizyondaki açık oturuma katılan STK temsilcileri
de, “YÖK’ümün Prof’u”nun “zeka”sını yuttu!..
Hiçbiri demedi ki;
“Sayın Prof. sen ne diyorsun?.. 21 Ekim’de Anayasa oylanmayacak ki!..
21 Ekim’de Cumhurbaşkanı’nı halkın seçip seçmemesi oylanacak!..
Vatandaş, gümrük kapılarında bunun için oy kullanıyor!.. İşkembeden
atıp da, milletin kafasını karıştırma!”
Evet, bunu kimse demedi!.. “YÖK’ümün Prof’u” da; asparagas ve düzmece fikrini, milyonlarca insana “gerçek” diye yutturdu!..




Powered by ScribeFire.

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa